10 Eylül 2011 Cumartesi

Kürk Mantolu Madonna


20. yüzyıla giriş yılında Potsdam Meydanı; Foto: dpa

“…bana sakın darılmayın…” diyordu. “boş ümitlere kapılmamanız için sizinle apaçık konuşmak daha iyi olacak... ama bana darılmayın… dün yanınıza geldim… beni evime götürmenizi istedim… bugün beraber gezmeyi teklif ettim… akşam yemeğini beraber yiyelim dedim… adeta size musallat oldum… fakat sizi sevmiyorum. deminden beri hep bunu düşündüm… hayır, sizi sevmiyorum… ne yapayım? sizi belki hoş, hatta cazip buluyorum, belki de şimdiye kadar tanıştığım erkeklerin hepsinden ayrı taraflarınız olduğunu görüyorum, ama bu kadar… sizinle konuşmak, birçok şeylerden bahsetmek, münakaşa, kavga etmek… darılmak, tekrar barışmak, bunlar beni muhakkak ki memnun edecek…

fakat sevmek? bunu yapamıyorum… şimdi ne diye durup dururken bunları söylediğimi merak edersiniz… dediğim gibi, başka şeyler bekleyerek ileride bana darılmayınız diye… size ne verebileceğimi şimdiden bildireyim ki, sonra sizinle oynadığımı iddia etmeyesiniz: ne kadar başka olursanız olun, gene erkeksiniz… ve bütün tanıştığım erkekler bunu, yani kendilerini sevmediğimi, sevemediğimi anlayınca, büyük bir teessür, hatta hiddetle beni terk ettiler… güle güle… ama niçin beni kabahatli zannettiler? kendilerine asla vaat etmediğim, sadece kafalarında yaşattıkları bir şeyi vermedim diye mi? bu haksızlık değil mi? sizin de hakkımda aynı şekilde düşünmenizi istemem… bunu da lehinizde bir nokta olarak kaydedebilirsiniz…”

şaşırmıştım. fakat sükûnetimi bozmamaya çalışarak:
“bunlara ne lüzum var? arkadaşlığımızın şekli bana değil, size tabidir. siz nasıl isterseniz öyle olur!” dedim.

şiddetle itiraz etti:
“hayır, hayır, hiç de öyle olmaz. bakın gördünüz mü? siz de bütün diğer erkekler gibi, her şeyi kabul eder görünerek her şeyi kabul ettirmek yolunu tutuyorsunuz. yok dostum! böyle yatıştırıcı laflarla meseleler halledilmiş olmaz…”


"anlıyorum, anlıyorum... tamamen yalnızım... ama berlin'de değil... bütün dünyada yalnızım... küçükten beri..."

"hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz? bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. insanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerindekini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz. herkes tabii olanı kabul eder, ortada ne hayal sukutu, ne inkisar kalır..."

kürk mantolu madonna, sabahattin ali