4 Haziran 2018 Pazartesi

2018 'de Neler Okuyorum ?

  1. Ortaçağ'da Veba - Kara Ölüm, Sean Martin ( 1 / 18 )
  2. Meraklısı İçin Entrikalar Kitabı, Murat Yetkin ( 1 / 18 )
  3. Göze Göz Dişe Diş Diyen Kız, David Lagercrantz ( 1 / 18 )
  4. Başlangıç, Dan Brown ( 1 / 18 )
  5. Sevgili Arsız Ölüm, Latife Tekin ( 2 / 18 )
  6. Yukarı Mahalle, John Steinbeck ( 2 / 18 )
  7. Gargantua, Rabelais ( 4/ 18 )
  8. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Stefan Zweig ( 4 / 18 )
  9. Bir Kadının Hayatından 24 Saat, Stefan Zweig ( 4 / 18 )
  10. Hayatın Yapıtaşları, Watson ve Crick, Edward Edelson ( 4 / 18 )
  11. Kitabın Tarihi, Yeni Yüzyıl Cep Üniversitesi ( 4 / 18 )
  12. Takvim Zamanın Efendisi midir ?, YKY Cep Kitapları ( 4 / 18 )
  13. Roma A.Ş., Stanley Bing ( 4 / 18 )
  14. I, Alex Cross, James Patterson ( 4 / 18 )
  15. Kırlangıç Çığlığı, Ahmet Ümit ( 5 / 18 )
  16. Kuşlar Yasına Gider, Hasan Ali Toptaş ( 5 / 18 )
  17. Siyah Rus, Vladimir Alexandrov ( 5-6 / 18 )
  18. ( 1 / 18 )
  19. ( 1 / 18 )
  20. ( 1 / 18 )
  21. ( 1 / 18 )
  22. ( 1 / 18 )
  23. ( 1 / 18 )
  24. ( 1 / 18 )

Kuşlar Yasına Gider, Hasan Ali Toptaş


Kuşlar Yasına Gider
Hasan Ali Toptaş
Everest Yayınları
49. Baskı (Şubat 2018)
248 sayfa
Thyke6 Okuma Grubu'nun Mayıs 2018 kitabı

Bir baba oğul hikayesi.  Hayatını kamyon şoförü olarak yollarda ya da minibüs ve benzeri araçlar peşinde geçirmiş bir baba, öyle ki bir bacağını da  yine bir trafik kazası sonucunda kaybetmiş. İşe yara bir protez bacak yaptırmak için Denizli 'den Ankara'ya yapılan bir yolculuk ile başlayan kitap babanın ölümü ile son buluyor.  Olanları bir yazar olan oğlundan dinliyoruz...

Yollar, yolculuklar, fedakar bir eş ve anne, Ankara - Denizli arasında mekik dokuyan bir oğul,  abisinden çok da farklı olmayan bir erkek kardeş,  çocukken ölmüş bir erkek kardeş daha,  öyle ki babanın çok sonra haberi olmuş, baba oğlunun cenazesine dahi gelememiş, akrabalar, atı ölünce telefonunun çalma sesini at kişnemesi yapan bir dayı, komşular,  yazarın var ile yok arası eşi, kızı,  baba izin vermediği için kesilemeyen ağaçları yazar ile söyleşiler yapıp kitapta farklı şeyler yazan bir başka gazeteci yazar... ve yol boyunca koşan at,  beyaz gömlekli çocuk  ve  o köy,  kalpleri  çaylarından daha sıcak insanların yaşadığı Gömü köyü...

İnsan ister istemez babası (hatta annesi ) ile olan ilişkisini düşünüyor okurken. Ben bu kadar fedakar olabilir miydim, bu kadar sessiz olabilir miydim,  hesaplaşmadan durabilir miydim ?
Böyle uzun uzun ölmeye yaklaşmak mı yoksa aniden, bir veda edemeden, son bir öpemeden ölüvermek mi ?  

Bütün yokluğuna rağmen babaya kızmak  mümkün olamıyor, onun dik duruşuna, (hayatı herkes için daha da zorlaştırsa dahi, belki aşırı gururundan) yardım istemeyişine,  hatta  ters  ve dediği dedik bir adam oluşuna rağmen,  aslında adil ve merhametli oluşu. Sessizliği ve zaman zaman döküverdiği göz yaşları. Bütün yokluğuna rağmen, o eşin ve 2 oğlunun ona hiç sitem etmeden sınırsızca bakması...

Beni bir miktar geren o koşan at : Ecel Atı...  Kim ölecek, yoksa yazar yolda trafik kazası geçirecek de babasından önce ölüverecek mi diye biraz gerildim okurken.

Hasan Ali Toptaş incelikli bir yazar. Öyle güzel sözler söyleyeyim de herkes bunu beğensin, orada burada paylaşsın diye değil,  kendiliğinden incelikli, gösterişsiz ama tam yüreğinize saplanan sözler söyleyebilen,  bunu da doğasından gelen şekilde yapan bir yazar. Ne yazsa okunur...
Kitapta dikkat çeken  türküler var,  tek tek hepsini  dinlemek istiyor insan okurken... Bunu hazırlayıp Youtube 'a koymuş birisi :  ( Teşekkürler Yasin Tekin )

Bu da bir gerçeklik, Yazarın bu türküleri zaten normal hayatında dinlediğini düşündüm ben. Hiç kitaba konu olsun diye koyduğunu düşünmedim.  Bir de bu kitap otobiyografik kısımlar içeriyor denmiş.  Bence her yazarın  eserlerinde az ya da çok kendi yaşamından yaşanmışlıklar ya da esintiler vardır.  Hangisi kendi hayatından hangisi değil diye bir ayrım araştırmasına girmeyi anlamsız buluyorum... Hasan Ali Toptaş da  bunu  kabul etmemiş galiba,  hatta o söyleşi yapan gazeteciyi de bunu söylemek ve eleştirmek  için var bence  kitapta... Hatta yazarın gerçekleri çarptırdığını dahi söyleyenler olmuş galiba. Buna da katılmıyorum. Ben otobiyografi yazdım diye çıkmadıysa yazar,   bir  roman yazdı ise, istediği gibi kurgulamakta, gerçek hayattan bazı olayları  romanına katmakta ve hatta olayları değiştirmekte, olduğundan farklı göstermekte de özgürdür,  kim karışabilir?  %100 olduğu gibi ve gerçek anlatacağım diye bir iddiası yoksa yazarın,  yazdıklarını  doğru - yanlış - gerçek - değil şekilde yargılamak kimsenin hakkı olmamalı...

Aklımda  kalacak cümleler :

"Zaten o yıllarda burnumuzun ucunda gezinen bir mazot kokusuydu babam, kulağımızda çınlayan uzak bir motor sesiydi ve az evvel dediğim gibi, gitti mi gelmek bilmezdi bir türlü." s32
“O insanların yüzleri var ya yüzleri, dağıttıkları çaydan daha sıcaktı’’ s82
"Sandalyeyi tuttuğum için o sırada ben onun arkasında dikiliyor ve bu nedenle yüzünü göremiyordum ama yeşil yeşil dökülen gözyaşlarını görüyordum. Her damla benim içime düşüyordu çünkü. Üstelik her damlada, hiç kımıldamadığım halde, tepeme balyoz indirilmiş gibi darmadağın oluyordum.”
"Babam ağzını sımsıkı kapatıp tekerlekli sandalyenin üstünden dikkatle baktı ona. Yanağı çukurlaştı yine ve neye benzediği kestirilemeyen küçük bir gölge bu çukurun içinde hafifçe titredi" s144
“Bakarken yanağı çukurlaştı yine, neye benzediği kestirilemeyen küçük bir gölge kanat çırparcasına, birkaç kere titredi çukurun içinde” s180
"Babalar alnımıza yazılmış yalnızlıklardır" s194
"Ona, kendini anlatmak için hayat bazen beklediğimizden hızlı davranıyor diyecektim ama vazgeçtim, o sırada bu cümle, fazlasıyla anlam yüklediğimiz boş sözlerden biriymiş gibi geldi bana."
"Bazı canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor."
"İçimden kalkıp babama sarılmak geçti aslında ama yapamadım bunu, baktım sadece. O da bana baktı gözlerini hiç kırpmadan. O an, birbirimizle bakışlarımızla sarıldık sanki."
"Demek seni gözünün içine baka baka aldattı ha, dedi bana dönerek yeniden; bir şey söyleyeyim mi, sana da zaten aldatılmak yakışırdı oğlum."
"Çünkü diye devam etti babam; hırs atına binenler, çoğu kez ne vakit düştüklerini anlayamazlar. O şahıs Allah vere de çoluk çocuğunun üstüne düşmese."
"Ee, dedi Zübeyir, babama doğru dönerek; büyük ihtiyaçların küçüldüğü, küçük ihtiyaçların büyüdüğü döneme yaşlılık diyorlar Aziz Amca, ne yaparsın, başa gelen çekiliyor."
"Bir vakit, ikimizde sustuk. Neden sustuğumuzu bilmiyorum ama o an telefondaki sessizlik ikimizden doğmuyormuş gibi geldi bana. Sessizlik kılığına bürünmüş başka bir şey vardı sanki, aramızda, öylece duruyordu."
"Birisi önümde durup, hüküm Allah'ın, başın sağ olsun, dediğinde babam yeniden ölüyordu çünkü. Sonra bir başkası geliyor yeniden, bir başkası geliyor yeniden, yeniden, yeniden ölüyordu."

Kitabın adı neden "Kuşlar Yasına Gider"  ve bu ne demek diye düşünürseniz :
İçinde kuşlar yasına gider geçen bir türkü varmış : "Bu Dağlar Kömürdendir". Hasan Ali Toptaş, romanın girişinde bir türküden iki dizeyi yazmış “Bu yol Pasin’e gider / Döner tersine gider” ve eklemiş Ardahan türküsü, diye...  Zaten ilk sayfada inceden bir referans var :

Bu yol Pasin'e gider
Döner tersine gider
Ardahan Türküsü

Daha önce de bir  Hasan Ali Toptaş yazısı yazmışım, Gölgesizler kitabı için. Buradan okuyabilirsiniz:  Gölgesizler, Hasan Ali Toptaş

13 Eylül 2017 Çarşamba

Sakız Adası ( CHIOS ) Ağustos 2017



Megas Limionas - Anna's Studios. Room 12.

Best Beach  Mavra Volia - volcanic beach with black pebbles

Best Food  Bahari @ Megas Limionas - octopus  with vinegar  and 4 cheese and mushroom rigatoni


19 Haziran 2017 Pazartesi

HAYMATLOZ - Türkiye'ye Sürgün.

"HAYMATLOZ Almanya ile Türkiye arasında bugüne kadar pek bilinmeyen çok farklı bir göç hikayesini anlatıyor: 1933 yılından itibaren Yahudi ve antifaşist üniversite profesörleri Naziler tarafından kürsülerinden uzaklaştırıldılar. Içlerinden binden fazlasi tanımadıkları bir ülke olan Türkiy’ye sürgüne gidip orada Atatürk döneminin üniversite sisteminin kurulmasina katkıda bulundular. Sürgünler arasinda politikaci Ernst Reuter, mimar Bruno Taut ve besteci Paul Hindemith gibi ünlü isimler de bulunuyordu.
Türkiye kökenli yönetmen Eren Önsöz, gençliklerini Türkiye’de geçiren bu profesörlerden beşinin günümüzde yaşayan genç kuşak aile üyesi ve akrabalarıyla görüştü. Tarihsel olaylardan yola çıkan yönetmen, Isviçre’den başlayıp Almanya üzerinden Türkiye’ye uzanan bir geziye de çıkıp geçmiş ve bugün arasında bir köprü kuruyor. "
İzlemek isteyenler  için, yarın tekrarı Kadıköy'de, DOKUMENTARIST 'te :

http://www.documentarist.org/sites/default/files/program_small.pdf

Bir parça göz atmak isteyenler buraya.
https://www.youtube.com/watch?v=5maPyrMxznY

Konuyla ilgili çok sayıda yazı var internette, en ilgi çekici olanlardan birisi de budur. http://listelist.com/curt-kosswig/


Antik Dünyanın 8  Etkileyici Kütüphanesi



Antik Dünyanın 8  Etkileyici Kütüphanesi:

1- Asurbanipal Kütüphanesi @ Ninive, Irak.
2- İskenderiye Kütüphanesi @ İskenderiye, Mısır.
3- Bergama Kütüphanesi @ Bergama, Türkiye.
4- Papyri Villası @ Napoli, İtalya.
5- Trajan Kütüphanesi @ Roma, İtalya.
6- Celsus Kütüphanesi @ Efes, Türkiye.
7- Konstantinopolis Kütüphanesi @ İstanbul, Türkiye.
8- Beyt'ül Hikmet Kütüphanesi @ Bağdat, Irak.

Ne varsa Mezopotamya ve Akdeniz'de var... 3 tane eski - büyük kütüphane de ülkemizde imiş...

Yazının aslını buradan okuyabilirsiniz:
http://www.history.com/news/history-lists/8-impressive-ancient-libraries

3 Nisan 2017 Pazartesi

2017'de Neler Okuyorum?

Tabi ki Açık Öğretim Tarih Bölümü (1.sınıf ) kitapları. Bunun yanında fırsat bulabildikçe başka kitaplar da okumaya çalışıyorum...



1 - Bizans'ta Kayıp Zaman,  Mehmet Coral  ( on numara beş yıldız )
2 - Yesrib'de Bahar, Ahmed 'Abd Waliyy Vincenzo
3- Casus, Paulo Coelho


4- Yaz Üçgeni, Güven Turan (thyke6 'nın seçimi)
5- Devlet-i Aliyye, Klasik Dönem (1302-1606). Halil İnalcık



6- Haymatlos Dünya Bizim Vatanımız, Kemal Yalçın ( bu yazın bir numarası )



















7- Osmanlıca çalışmam gerektiğinden, bunlar hep elimin altında...



8- Trendeki Kız,  yaz için kitap..











9- Carlo Levi, İsa Bu Köye Uğramadı  ( Thyke6 Temmuz Seçimi, Deniz )
10- Günter Grass, Teneke Trampet ( Thyke6 Ağustos seçimi,  kitap sahibi benim )











11- Selçuklu'nun Şifreleri, Talha Uğurluel. ( Dersleri de unutmayalım değil mi ? )
12- Harold Lamb, Hayyam... ( Bu kitabın çevirmenini kara listeye alıyorum. Ayrı bir yazı yazarım bir gün... PES... )

1 Nisan 2017 Bugün Geri Kalan Hayatımın İlk Günü


3 Kasım 2015 Salı

Everbody Knows by Leonard Cohen


Herkes Biliyor
Herkes biliyor zarların hileli olduğunu.
Herkes biliyor iyilerin kaybettiğini.
Herkes biliyor dövüş önceden ayarlanmıştı.
Yoksullar yoksul kalır , zengin zenginleşir.
İşler böyledir. Herkes biliyor..
Herkes biliyor teknenin su aldığını.
Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini.
Herkeste babaları ya da köpekleri biraz önce ölmüş gibi buruk bir his var. Herkes cebi için konuşuyor.
Herkes biliyor..
Herkes biliyor anlaşmanın hileli olduğunu. Yaşlı siyah Joe senin kurdelelerin ve fiyonkların için hala pamuk topluyor. Herkes biliyor..

Leonard Cohen


Songwriters: Leonard Cohen, Sharon Robinson

Lyrics:
Everybody knows that the dice are loaded
Everybody rolls with their fingers crossed
Everybody knows that the war is over
Everybody knows the good guys lost
Everybody knows the fight was fixed
The poor stay poor, the rich get rich
That's how it goes
Everybody knows

Everybody knows that the boat is leaking
Everybody knows that the captain lied
Everybody got this broken feeling
Like their father or their dog just died

Everybody talking to their pockets
Everybody wants a box of chocolates
And a long stem rose
Everybody knows

Everybody knows that you love me baby
Everybody knows that you really do
Everybody knows that you've been faithful
Ah give or take a night or two
Everybody knows you've been discreet
But there were so many people you just had to meet
Without your clothes
And everybody knows

Everybody knows, everybody knows
That's how it goes
Everybody knows

Everybody knows, everybody knows
That's how it goes
Everybody knows

And everybody knows that it's now or never
Everybody knows that it's me or you
And everybody knows that you live forever
Ah when you've done a line or two
Everybody knows the deal is rotten
Old Black Joe's still pickin' cotton
For your ribbons and bows
And everybody knows

And everybody knows that the Plague is coming
Everybody knows that it's moving fast
Everybody knows that the naked man and woman
Are just a shining artifact of the past
Everybody knows the scene is dead
But there's gonna be a meter on your bed
That will disclose
What everybody knows

And everybody knows that you're in trouble
Everybody knows what you've been through
From the bloody cross on top of Calvary
To the beach of Malibu
Everybody knows it's coming apart
Take one last look at this Sacred Heart
Before it blows
And everybody knows

Everybody knows, everybody knows
That's how it goes
Everybody knows

Oh everybody knows, everybody knows
That's how it goes
Everybody knows

29 Ocak 2014 Çarşamba

Ne Okudum? 2014

Ocak
1- Daha, Hakan Günday, T6 Neslihan
2- Öfkeli Yıllar, Altan Öymen
3- Toplum Böceği,  Kerem Işık, T6 Mine

Şubat
4- İhtilal Yılları, Altan Öymen
5- Anneannem, Fethiye Çetin, T11 Gülüzar
6-

UYAN

Hadi uyan 
Gün ışığı çilemeye başladı başucunda 
Denizler bir mavilik edindi günden 
Seher yeline uyup kuşlar tüneğine uçtu 
Bu türküyü dinlemeyecek misin 
Hadi uyan 
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın 
İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine 
Yoksul olsan da uyan 
Garip olsan da uyan 
Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için 
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için 
Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için 
Hadi uyan 
Denizi dinle yaşamak desin 
Toprağı dinle barışmak desin 
Göğü dinle sevişmek desin 
Bir plak konmuş gramofona 
İşte aşk, işte özlem, işte savaşmak gücü 
Uyan diyor, uyansana 
Hadi uyan 
Sevdiğim uyan 
N'olur uyan



Metin Eloğlu